Çalışan Bağlılığı ve İşyeri Güvenliği Arasındaki İlişki
Pek çok sosyal bilimciye göre bir rasyonalite çağında değil, duygulanımlar çağında yaşıyoruz. Bu yüzden endüstrinin katı kuralları ve bükülmez realiteleri, yani mecburiyetler yerlerini bağlara bırakıyor.
Serbest piyasa ekonomisinin sıkı rekabet ortamında ise bir işin ayakta kalması “yeni” ve “daha iyi” ile kurduğu sürekli bağa bağlı. Facebook’un yakın zamanda Meta olarak yeniden markalaşma sürecine girmesi ve yenilikçi karakterini korumaya çalışması bu gereksinime iyi bir örnek. Ama yeniliğe açık zihinler, daha iyi çalışan kafalar tarafından üretilen şeyler olduğuna göre, öne geçmek isteyen firmalar en iyi yetenekleri bünyelerinde toplamalı ve dahası onları tutmasını bilmeli. Bu da ancak bu yeteneklere çalışmak isteyecekleri bir alan sunmakla mümkün olur.
Araştırmalar özellikle uzmanlık ve buna bağlı olarak bilginin arttığı orta ve üst düzey yönetici ve lider kadrolarında, başvuru sahiplerinin asıl seçim yapan konumunda olduklarını ve bu konumlara talip hemen herkesin birden fazla seçenek arasından tercih yaptığını ortaya koyuyor. Bu noktada çalışma ortamını cazip kılacak pek çok şey var. Fiziksel ortam, ne var ki buna verilen öncelik uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ile azalıyor, maaş ve yan haklar, araştırmalar maddi teşviklerin ancak kısa dönemde bağlılık yarattığını ortaya koyuyor, şirket kaynakları ve inisiyatif verme, lider kadrolarda işe yarasa da lider kadroların bağımlı olduğu operasyonel ve teknik karoların iş tanımlarında yer almayabiliyor veya ekip düzeni kısıtlı inisiyatifi zorunlu kılabiliyor.
Tüm bu kısa dönemli veya kısıtlı teşviklerin ötesinde, tüm kadroları ve ekipleri içine alan, uzun vadeli ve çalışana kendini değerli hissettiren bir vaat var: güvenlik.
Auckland Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan bir çalışma, iş güvenliği ve üretkenlik arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu söylüyor. Buradan yola çıkarak, iş güvenliği ve mesleki sağlığın çalışan bağlılığını güçlendirmede tatil-toplantılar ve özel günlerde verilen hediye çeklerinden daha etkili olduğu söylenebilir.
Ama Nasıl Bir İş Güvenliği?
Burada günümüzde iş sağlığı ve güvenliğinin yalnızca ağır iş olarak tanımlanan işlerde çalışanları ve koruyucu ekipmanı kapsamadığını belirtmek gerek. Bugün iş güvenliği, organizasyonel yapının her noktasından çalışanları kapsayan ve fiziksel sağlığın ötesine geçerek psikolojik sağlığı da içine alan bir konsept.
Özellikle küresel pandemiden bu yana, doğal ve sağlıksal risklerin iş ortamını etkiledikleri müddetçe iş riski olarak tanımlanacakları ve işyerlerinin bunlara karşı önlem ve koruma politikaları geliştirmesi gerektiği herkesçe kabul görür hale geldi.
Bu demek oluyor ki, bugüne kadar özellikle genel halk kitlesi tarafından ağır fiziksel iş yani kas gücü gerektiren ve beden sermayesine dayalı görevlerle ilişkilendirilen iş sağlığının, mavi ya da beyaz yaka fark etmeksizin herkes için hayati öneme sahip olduğu anlaşıldı.
Bununla birlikte, pandemi bazı şeyleri aydınlatırken pek çok noktayı da ciddi oranda karmaşık hale getirdi. Bunların başında da çalışma alanı, süresi ve biçimini yeniden dizayn etmek geliyor. Uzaktan çalışma, rutin ve alışkanlıklara bağlı pek çok insan için huzursuz olmaya yeter bir sebep. Fakat bunun ötesinde özel ve kişisel alanın sınırlarının kaybolması, neredeyse her yerin “ofis”leşmesi, sokağa çıkma yasakları gibi değişimler ve politikalar da insanlar üzerinde hem fiziksel hem de zihinsel bir baskının oluşmasına neden oldu.
Bu noktada, olağan koşullarda işçinin yalnızca işyeri içerisinde geçirdiği vaktin sorumluluğunu üstlenen işyerlerine, iş pratiğinin bizzat kendisi ile ilgili ve mekandan bağımsız sorumluluklar yüklendi. Bu sorumluluk artışı, ilk bakışta olumsuz görünebilse de, aslında işyerlerine iş süreçleri, izlenen metotlar ve yaklaşımlar konusunda daha fazla ve doğrudan denetim ve süpervizyon fırsatı verdi.
Bir diğer deyişle, bu yeni direkt sistemde işveren, verilen iş sorumluluğunun çalışan tarafından nasıl yönetildiğine şahit olma fırsatı buldu. Çalışanı dinleyerek ve anlayarak yeni stratejiler ve yaklaşımlar geliştirme pratiği de hem kurum içi bilgi ve deneyim aktarımını, hem çalışan sadakatini ve çalışanların öz bilincini artırdı ve çalışan iş mekanizması içerisinde daha aktif bir özne haline geldi. Bu da, çalışanların kendileri, işleri ve kurumlarına karşı sorumluluklarını arttırdı.
Bir düşünün; eğer karar alma sürecine dahil olduysanız nasıl şikayet edebilirsiniz? Bir şey istediğiniz gibi olmuş ama yolunda gitmemişse gösterdiğiniz kararlılık ve edindiğiniz otoritenin bedeli ne olur? Çalışanların kendi sağlık ve güvenliklerini koruma altına alacak politikaların geliştirilmesine katkısı hem şartları iyileştirdi hem de çalışanlara oldukça önemli bir sorumluluk yükledi. Bu sorumluluk öyle önemli ki, çalışana inisiyatif verip işveren-çalışan ilişkilerinde ve çalışma koşullarında iyileşme hedeflerken çalışanlara daha fazla stres ve yorgunluğa sebep olabilir. Peki, çalışana kendini değerli hissettirmek, inisiyatif vermek bunun yanında aşırı stres ve yorgunluğa sebep olmak için nasıl bir denge kurulmalı?
Zihin-Beden Dengesi
İşe dair yorgunluğu gidermenin ilk adımı yorgunluğu tanımak. Bu noktada mental yorgunluk ve bedensel yorgunluk ayrımının hem işveren hem de çalışanın kendisi tarafından yapılması önemli. Çünkü bu iki yorgunluk hali tamamen farklı mücadele metotları gerektirebilir. Zihinsel yorgunluğu giderme konusunda çalışanın hakkı olan izinler, yanal hak olarak sunulan dinlenme ve yenilenme imkanları, psikolojik destek gibi imkanlar etkili olurken, fiziksel yorgunluk konusunda rehabilitasyon, yanal hak olarak sunulan sağlık imkanları, spor, gibi iyileştirici politikaların yanı sıra, vardiya kısaltma, sık vardiya değişimi, iş gününü tek yemek arasıyla bölmek yerine birden fazla ama daha kısa dinlenme arası ile bölmek gibi önleyici uygulamalar daha etkili olabilir.
Paylaşımcı İş Kültürü
Ekip veya departman içerisinde yapılacak düzenli paylaşım toplantıları amirlerin çalışanların kaygıları hakkında bilgi sahibi olmasına ve uzun vadede işe en aşina olanların çalışma düzenine etki etmesine olanak verirken, çalışan bağlılığını, meslektaşlık bağlarını ve çalışanlar arasında açık iletişimi destekler. Böyle bir ortam hem fiziksel hem zihinsel yorgunluğu gidermede de oldukça etkili olacaktır çünkü mesele özellikle işe dair kaygılar ise empatiden iyi ilaç yoktur.
Bu seansların endüstri psikologları veya işyeri psikolojik danışmanları eşliğinde yürütülmesi bu paylaşım kültürünün daha yorucu bir tartışma ortamına evrilmesinin önüne geçerken, bedensel ve fiziksel sağlık ve iş tatminine bütüncül bir yaklaşım getirilmesini destekler.
Yasal Regülasyonlara Dair Eğitimler
Hukuk ekibinin yılın belli dönemlerinde, özellikle performans değerlendirme aralıklarında, çalışanları iş sağlığı ve güvenliğine dair yasal regülasyonlar konusunda eğitilmesi, çalışanların neyin yapılmasının gerekli olduğuna, sorumluluğun nasıl paylaşılması gerektiğine ve haklarına dair fikir sahibi olmalarına yardımcı olur. Bu sayede sorumluluk daha dengeli dağılmış ve çalışanlar öz yönetim becerileri edinmiş olurlar.
Sürdürülebilir Emek, Sürdürülebilir Verim
Geçtiğimiz yüzyıl sınai ilerlemeye odaklandığı ve sadece işletmelerin değil ülkelerin gücü de sınai gelişmişliğe bağlı olduğun için iş güvenliği ikinci planda bir kaygıydı ve çalışan emeğinden maksimum verimin çalışanı olabildiğince çok çalıştırarak alınacağı düşünülüyordu. İçinde bulunduğumuz çağda ise sürdürülebilirlik pek çok aktivite ve tartışmanın merkezine yerleştir ve işletmeler giderek daha sosyal sorumluluk ve toplumsal bilinç odaklı politikalar yapmaya başladılar.
Emek de insan enerjisi de tükenebilen kaynaklar olduğundan bunları doğru kullanmak hem birey hem de toplum hayatı için elzem hale geldi. Bugün emeğin ve yaratıcı enerjinin sürdürülebilir olması için çalışanın da ruhsal ve fiziksel konforunun sağlanması gerektiğini artık biliyoruz. Dahası bunlar uzun vadede işverenin de en önemli kaynağı olan insan sermayesinden maksimum verim almasını sağlayacaktır. Eğer çalışan işyerine bağlı olur ve işini severek yaparsa bu verim artışı zamanla katlanarak artan bir trend izleyecektir.
WeSight ile Fiziksel İş Sağlığına Yeni Bir Yaklaşım
Yapay zeka entegrasyonlu IP kameraları ile WeSight, obje tanıma algoritmasını iş ekipmanı ve koruyucu aksesuar tespitinde kullanır ve çalışanların bu araçlara sahip olmaması halinde ilgilileri uyararak sorumluluğun ve çalışan sağlığının merkezde olduğu, çalışanlara ve ekiplere öz yönetim becerileri kazandıran bir iş kültürü inşa edilmesine katkı sağlar.
Kaynaklar
1. https://www.corecentive.com/15-effective-ways-to-engage-employees-and-increase-employee-loyalty/
3. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1002/9781118979013.ch1